sanırım birileri kaybolmuş ? :)

evet efendim, havalar birden bire değişiverdi. ne tuhaf bir sürprizdi ki artık bizimle dalga geçen bembeyaz kar yerine, şimdi kirli bir kar tabakası ve bizi içine çekmeye çalışan korkunç bir çamur var. şu geçiş mevsimlerinden hoşlanmadığımı söylemiş miydim bilmem ama efendim, sanırım ben keskin soğukları bu bataklığa tercih ederim. insan olduğum nasıl da belli değil mi, bir şeyi beğenmiyorum :) bir an önce yaz gelmeli efendim, dört duvar arasına hapsolmak insanı çok da mutlu etmiyor :) bazı kitapçılar kimi zaman yerin altında veya betona yığılmış binaların arasında saklanmış olabiliyorlar efendim. her ne kadar d&r olmasalar da arayışınızı sürdürmenizi öneririm.. ben bu mcqueen i oldukça benimsemiş durumdayım, öyleki defalarca dinlememe rağmen sıkıldığım kesinlikle söylenemez. nitekim son söylediğiniz şarkı da inanılmazdı ! size hayranı olduğum chester ın diğer grubu olan dead by sunrise dan walking in circles ı sunarım efendim. umarım beğenirsiniz :)

bu gecikmeli cevap için size yine özürlerimi sunarım efendim. biraz yüzsüzlük oluyor farkındayım ama umarım affedebilirsiniz. bunun dışında, ben de sizinle tanıştığıma çok memnunum. her nasılsa last.fm den sıkıldığım bir anda geldiniz. epey hoş geldiniz. :) careless whisper! bir sıralar çok çok çok dinlerdim. seether ı normalde pek fazla sevmem ama bu şarkıyı süüper yorumlamıştı. :) evet efendim, yazın uçuyoruz. öyle ki bütün aktivitelerin doruğuna çıkıyoruz ! bu arada efendim, şu sıralarda guano apes ten bahsetmişken, bu gün aklım "path" adlı şarkısı geldi. apocalyptica işbirliği ile hazırlanmış bu şarkı da epey iyidir. :) evet, buralar oldukça ısındı. hala yerler karla kaplı ama olsun en azından tipi yok, ayaz yok ve önümüzü görebiliyoruz. :) efendim, erzurum da da d&r yok. gerçi ben buna pek şaşırmıyorum, sadece 3 tane büyük kitapçısı (fazla büyük de değiller) olduğu için bu normal. ama kocaeli de olmamasına gerçekten çok şaşırdım. kocaeli nin okuyan nüfusu fazla değil mi acaba ?

şey. aslında ironman çekilmeden önce bana robert downey oynayacak deseler, kendi yetersiz çabalarımla bunu engellemeye çalışırdım. ama filmi izledikten sonra o kadar da yetersiz olmadığını, hata yeterli olmaktan çok daha fazlasını sunduğunu gözlemledim. her ne kadar kendilerini sherlock holmes olmaya daha çok yakışıtrsam da t. stark olarak da güzel bir performans sergiledi diye düşünüyorum. zaten o muhteşem zırhı giyince her şey daha güzel oluyordu :) hiç şüpheniz olmasın efendim, yazın walking dead ile de ilgileneceğim.. çok meşgul olacağız çok ! :) default u çok severim efendim, gerçekten. deny diye bir şarkısı vardı diye hatırlıyorum. sözleri de iyiydi, müziği de. çokça dinlemiştim ama daha başka şarkılarını da dinlememiştim. bu şarkıyı ise çok çok beğendim efendim. teşekkrüler :) evet tenisi çok oynadım, hala da oynuyorum. iyidir ama çok iyi de değildir. huzurunuza hurt den pills i sunarım efendim. aslında harika bir şarkı değildir ama nedense pek severim. :) hurt iyidir yahu. :)

ne demek efendim, asıl ben size benimle paylaştığınız o güzel şarkılar için teşekkür etmeliyim:) söylediğiniz şarkıyı da çok beğendim. gerçekten iyi grup. bana biraz guano apes i anımsatt.open your eyes ı dinlemenizi öneririm. tony strak her şekil süperdir efendim. çocukluğumun kahramanıdır, hep çizgi filmlerini izlerdim :) alcatraz oldukça güzel zaten yapımcısı da j.j. abrams. güzel olmaması mümkün değil gibi. .:) spora bayılırım efendim. amerikan futbolu iyi fikir. ama türkiye de bu sporu yapmanız için yeterli imkanlar var mı diye düşünmnekteyim. var mı acaba? eğer gerçekleştirirseniz muhteşem bir şey olur. ben bu yaz, her yaz olduğu gibi sadece tenis oynarım sanırım.sıkıcı :/ fotoğrafçılık hakkında söyledikleriniz çok doğru efendim. emeğinizin görselliği paha biçilemezdir. profil resminizi de çok beğendim! :)bu işte kendinizi özgürce ifade edebilirsiniz, bu yüzden değerlidir. anı yakalamaya dayalı bir sanat olduğu için de yaşayan insanlara yakışır. size de yakışıyor! :) hoşçakalın!

evet efendim muhteşemdir. o mükemmel gitarla cornell in sesi buluşunca harika bir şey ortaya çıkmış. ve kocaman bir şekilde rica ederim :) size katılıyorum, online oyunlar o kadar da iyi değil. sanki oyun geleneğini bozmaya yönelik bir komplo gibi. insanı bağımlı yapıyorlar, doğru ama sanki bağımlı yapması gerektiği gibi değil. tony stark biricik marvel favorilerimden biridir efendim. her zaman teknolojiyi sevmişimdir ve teknolojiyi en çok kullananlardan biri de tabi ironman dir. :) ve söylediğiniz gibi filme kesinlikle gidelim ! ben de hinder a çok alışamamışımdır. lips of an angel ve homecoming queen dışında başka şarkılarını bilmem.bu şarkıyı çok beğendim, daha önce dinlemediğime eminim. size değişik bir şarkı öneriyorum efendim blackmore's night - storm. walking dead i izlemeyi hep istemişimdir ama fırsat olmamıştır. şu sıralar alcatraz ı takip etmekteyim,, oldukça güzel bir kurgusu var ama dizinin nereye gittiğine dair en ufak bir fikrim yok :) o sıcaklar buralar uğramıyor ! :)

tahmin ettiğinzden çok daha kötü efendim. öyle ki buzdolabını açtığınzda dahi yüzünüze çarpan hava daha sıcak. :) strateji iyidir epey -ki zeka açan yegane oyun tarzıdır diye düşünmekteyim. generals i bilirim ama command & conquer oyanmışlığım yoktur. bunun dışında efendim, warcraft kesinlikle oynamanız gereken oyunlardan biridir diye düşünüyorum. özelikle ll ve lll çok çok iyiydi. bir ara online paketini almayı düşünmüştüm ama olmadı işte :/ bu arada efendim the avengers ın fragmanını izlediniz mi bilmem ama görüntü efektleri harika. son zamanlarda marvel dan söz etmiştik değil mi ? bir kez daha tony stark ! evet, söylediğiniz gibi orjinali kadar güzel. tabi bunu diyebilmek için orjinalini de dinlemek zorunda kaldım efendim :) teşekkürler. mesela chris cornell in billie jean i de çok güzeldir. bana kalırsa orjinalinden milyon kat daha güzel. ha bir de lissie diye bir kadın vardı, nothing else matters ı neredeyse james kadar iyi söyler. hayır james daha iyi. :) görüşmek üzere efendim !

:) bu gün karlı bir hava vardı ama kardan eser yoktu. işin kötü kısmı da buydu nitekim, donduk.inanın ki söz konusu erzurum olduğunda hiçbir hava durumu tahmin programı gerçeği tutturamaz. bu biraz sürprizdir :) şanslısınız siz, sıcaklar sizi erkenden yakalamış. strateji oyunlarına bayılırım efendim. yani bayılırdım. ilk olarak bir klasik olan age of empires ile tanışmıştım. tabi bunun taklit formundaki oyunlarını da oynadım. starcraft vardır ki kalbimdeki yeri bambaşkadır. bununla birlikte total war grubu da iyiydi. ha bir de warcraft 3 vardı. sanırım en çok strateji oynamışımdır. stronghold u bilirim efendim ama çok fazla oynadığım söylenemez. seslendirmelerin tek kişi tarafından yapıldığı oyundu değil mi? çizimleri süperdi. sizi uyandıran şarkı epeyce güzelmiş. d.m dan personal jesus ı bilirdim.. beni sabahları uyandırmayı başarabilen o şarkı celldweller dan tragedy ya da own little world diyebilirm. buyrun size sizi uyutabilecek bir şarkı massive attack-teardrop.iyi geceler :)

bu gün hava biraz daha iyiydi ama yürümek işkenceydi. güneşin eritmeye çalışırken soğuğun dondurmaya çalıştığı o karlar, yürümeme bir hayli engel oldu. bu mevsimin sonu hiç kış gibi değildi. daha çok "kış ve bahar arasında sıkışıp kaldım" mevsimiydi. bu geçiş formu pek iyi değil :) skunk anansie nin sadece çok iyi bir grup olduğunu ve skin in ayrıldığını biliyordum efendim. devamı hakkında pek bir fikrim yok. bunun dışında, nedense marvel tarzı filmleri çok severdim. ve ultraviolet marvel kararteri olmasa da onlara çok benziyordu.ayrıca kesinlikle doğru hatırlıyorsunuz. film söylediğiniz gibiydi. umarım teknoloji konusunda da haklısınızdır. çünkü öngörülen gelecekte "gelişmekte olan ülkeler" kategorisi olacağını sanmıyorum. ya gelişmiş oluruz ya da olmayız. çabalayalım ve başaralım efendim. bu şarkıya da bayıldım! hatırladığım kadarıyla ondan sadece diamond eyesı dinlemiştim. size çok tuhaf bir şarkı sunuyorum efendim. noisettes - dont give up. tadını çıkarın beyfendi ! :)

haklısınız efendim. teknolojiden uzak durmak çoğunlukla faydalı bir eylem oluyor ama her nasılsa çok geçmeden insan teknolojiyi özlüyor. çok fena alışmışız anlaşılan, kimi zaman tamamiyle doğal bir hayat ürkütücü bile olabiliyor. yanlış bir noktada olabileceğimizi düşünüyorum. :) efendim bana o her türlü bilimden uzak ders kitaplarını hatırlatmayınız lütfen ! öyle bir eğitim sistemimiz var ki, dünyayla çelişen her ne varsa, hepsini öğretmeye yemin etmiş gibi ! başka ülkelerde insanlar nanoteknolojiyi görüyorken biz hala basit makinelerdeyiz. yolculuk nereye yahu! :) bu gün çok sert bir soğuk vardı, ilkbahar buraya hiç uğramayacakmış gibi görünüyor.kış bu topraklardaki bir diktatör gibi.. guns n roses iyidir süperdir.türkiye ye teşrif etmeleri de çok daha iyi ve süperdir. mutlu oldum efendim. :) şarkınızı çok çok beğendim. daha önce sadece skunk anansie dinlemiştim. skin in müziğe devam ettiğini bilmiyorum. iyi ki de etmiş. "jem - 24" u dinleyebilirsiniz efendim. iyi bir filme aittir :)

çok değerli efendim..böylesine korkunç gecikmeli bir cevap için nasıl da üzgün olduğumu bilemezsiniz. umarım beni affedebilirsiniz. ben sadece teknolojinin varlığını sildiği bir ortamda yaşamak zorunda bırakılmıştım. kulağa kötü geldiğinin farkındayım ama o kadar da kötü değildi :)tekrar özürlerimi iletirim, evet. bir zamanlar insanlar dilimize yabancı kelimelerin girmesinden şikayet ediyordu -ki türkçe nin sosyal bir iletişim dili olduğunu düşünürsek bunda bir tuhaflık yoktu, tuhaflık; sürekli kelime almamıza rağmen kelime verememizdi- şimdi ise konuşma tarzlarının bozukluğundan şikayet (haklı bir şikayet) ediliyor zaten geriye kalan türkçe kelimelerin yapıları da bozulunca elde de bir şey kalmıyor ne yazık ki. ben inanın bu şarkıyı çok beğendim. solistin sesi bana nickelback i hatırlattı. buyurun theory of a deadman - santa monica . güzel bir havası vardır. ve evet! nihayet ilkbahara geldik gibi görünüyor ama hala kar bu şehrin peşini bırakmadı. ama ben sabırlıyım ve bekliyorum. :)

bu söylediğinizi hemen annemle paylaşacağmdan emin olabilirsiniz efendim. eğer sizin kadar güzel konuşabiliyorsam ne mutlu bana. :) bu arada hep bardağın boş tarafıını mı görüyorum bilmem ama artık doğru dürüst konuşan kimse de yok. sözcükleri şifreliyorlarmış gibi ilk okuduğunuz zaman anlamakta güçlük çekebiliyorsunuz. :) evet aslında küçük bir kuzenim var, çoğumuzun dikkate almayacağı ama başka bir çoğunluğun da abartılı bir şekilde benimsediği oyunları büyük bir zevkle oynuyor. bu tutku nereden geliyor bilmiyorum ama sanırım her neslin ilk oyun tecrübeleri bambaşka oluyor. prototype çok kanlı bir oyundu yahu, bir süre oyundaki her şeyin kıpkırmızı olduğunu hatırlıyorum. dehşet vericiydi :) efendim şarkınıza bayıldım. siz offspring hakkında ne söylediyseniz ben de aynısını dark new day için söyleyebilirim. gurubun ismine pek çok kez rastlamıştım ama dinlememiştim. dinlediğime de memnunum, teşekkürler :) size daughtry den what have we become i öneririm efendim. güzel bir şarkıdır :)

hiç sormayın efendim! annem benimle öyle gurur duyardı ki " doğru dürüst türkçe konuşamayan kızımın rusça ile ilgisi ne olabilir " diye düşünmekten filozof moduna geçtiğini çok görmüşümdür :) eski oyunlar kesinlikle daha eğlenceliydi. çünkü fikir olarak ilktiler. kimi zaman mario, nuke dukem falan oynamak bile bana şu günlerde çıkan ıvır zıvırları oynamaktan daha cazip gelmekte. nereye gidiyor efendim bu oyun piyasası ? :) o oyunu bilmez miyim efendim. yine üstün hayal gücüyle kurgulanmış o pek değerli oyunlardan birisidir. nitekim o oyunu pek fazla oynamamış olsam da -bir arkadaşım vardı, onunla oynardım genelde- büyüsüne kapıldığım fps lerden biridir. söylediğiniz gibi epey vurdulu kırdılıydı. zaten bu tür sıfatları duyunca aklıma gelenlerden biri odur, diğeri de prototypedır. şarkınızı çok sevdim efendim, milyonuncu kez dinliyorum! size offspring den nothingtown u öneririm. bu gün çokça punk dinledim, en çok da bu şarkıyı dinledim. siz de keyifle dinleyin ! :)

çok doğru efendim ! ingilizceyi gerçekten sevdiriyorlar. şimdi oyunun ismini hatırlayamıyorum ama bir ara bir yarış oyunu oynuyordum. rus yapımıydı ve her nasılsa ing yamalısını falan değil de rusçasını oynuyordum. epeyce de kelime öğrenmiştim, annem hep beynimi boş şeylerle doldurduğumu falan iddia ederdi ama eğlenceliydi ve sanırım o kelimeler de boş değildi :) remedy yi bilmez miyim efendim, o firma bana çocukluğumun en güzel anlarını yaşattı, evet. bu alan wake olayını ciddi bir şekilde düşünmekteyim efendim, zaten bu yaz için ya xbox alacaktım ya da ps3 ama sanırım ps3 alırım. tekken konusunda ben epey iyiyimdir efendim. şöyle ki; 4 yaşımdayken falan bir atarim vardı. onunla mortal kombat oynardım sonra 7 yaşımda ps1 imle tekken e başlamıştım. yani oldukça deneyimliydim. :) sayın efendim, bu şarkıyı da beğendiğimi söyleyebilirim. çok iyiymiş. bu gün size tuhaf bir şarkı öneriyorum : rome - to die among strangers . söylediğim gibi, tuhaf. ama güzeldir :)

evet, her zaman önümüze bakalım. :) nitekim oyunların bana kazandırdığı özellikler arasında ingilizceyi de söyleyebilirim. genelde şiddet içerikli kelimeleri daha çok bilsem de ingilizcemi geliştiren en önemli araçlardan biridir bu oyunlar. bakın nasıl da faydalılar :) oldukça eğlenceli bir şarkıymış efendim, insana kaybettiği enerjiyi rahatlıkla veriyor. çokça beğendiğimi söyleyebilirm. size cold - wasted years ı büyük bir gururla sunarım efendim. bir zamanlar çok fazla dinlediğim bir gruptu cold, artık eskisi kadar dinlemiyorum. nedense eskisi kadar müzik dinlemiyorum. tekrar başlamak gerek sanırım. :/ planınıza bayıldım ! alan wake i duymuştum ama sadece xbox için üretildiğini sanıyordum, ps3 için uyarlanacağını bilmiyordum. eğer öyleyse harika. çünkü ps3 almak gibi benim de bir niyetim var. ps salonlarına gidince tekken falan oynamaktan sıkıldım artık yeni oyunlara başlamak gerek. sanırım en uygun zaman, sizin söylediğiniz gibi yaz..sabırsızlanmaktayım efendim ! :)

komik bir durum gerçekten :) ve doğru, çocukluğum oyunlarla dolu geçti, ve tabi bir de kitaplarla. oyunlarla her şey çok güzeldi, arada bir hangi dünyanın gerçek olduğunu şaşırırdım ( bkz : hitman ) ama bu kısmı bile oldukça eğlenceliydi. :) aslında sizin çocukluğunuz da farklı geçmiş gibi görünmüyor. bazı insanlar oyunların insanları çocuklaştırdığını düşünse de bence aksi geçerli, oyunlar insanı olgunlaştırır. şarkınızı çok ama çok beğendim efendim. nitekim grubu da daha önceki paylaşımınızdan ötürü beğenmiştim. bu grup harikaymış. size cold driven dan in stone u sunarım. keyifle dinleyin. :) umursamayın efendim her şehirde benzer bir insan kitlesi vardır. hele de - eleştirel olmak istemem ama- söz konusu bizim ülkemiz olunca bir takım şeyler biraz daha baskın oluyor. nitekim halk olarak gelişime ve değişime fazlaca kapalıyız. bunun sebebi eskiye dogmatik bir bağlılık mıdır bilmem ama ileri giden dünyada bizim durmamız, geriye doğru koşmaktan farklı görünmüyor. biz ileriye uçalım :)

hitman den şu şekilde esinlendim, bahsettiğiniz şekildeki bir temasta zarar verdiklerinden ötürü balıklara da zarar verdiğini düşünmüş ve üzülmüştüm. :) bu yüzden kendimi balıklar tarafından tutulmuş bir kiralık katil olarak hayal etmiş ve kıyıya vurmuş deniz analarını bir çubukla, denizin yüzeyinde kafaları görünenleri de taşlarla katletmiştim. tabi 10-11 yaşlarında olduğum için bu travmatik durumu anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. :) tekridağ a hiç gittiniz mi bilmem ama o şehirdeki o kötü kokudan, rakı fabrikalarının kötü kokularını ayırırsanız, katıksız deniz anası kokusu elde edeceksiniz. :) bu arada soty ı daha önceden dinleme şerefine erişmiştim ama bu şarkısını değil. çok çok iyi bir grup. gerçek anlamda müzik yapanlardan. size luna halo dan untouchable ı öneririm efendim. 2009 sonlarında en çok dinlediğim şarkılardandı.amasya nın çok güzel bir şehir olduğunu duymuştum efendim, gitmek istediğim bir şehir. kocaeli çok güzeldir, evet ama eminim amasya farklı bir şehirdir

doğru, o şarkı değişik etkiler (uyutmak ya da mayıştırmak gibi ) yaratabiliyor. :) aslında 2000 rakım meselesi bir halk efsanesi gibi. şehrin girişinde rakımı 1800 olarak gösteriyorlar ama gerçek rakımın 2000 olduğuna ve devletin vergi kırmamak için erzurum un 1800 rakımda göründüğüne dair söylentiler var efendim. normalde 2000 rakım üzerinde yaşayan insanlardan vergi alınmaması gibi bir durum söz konusu sanırım. doğrusu nedir, bilemiyorum. bu grubu daha önce duymamış olduğuma inanamıyorum yahu. harika bir grupmuş, üstelik şarkıları da çok iyi. büyülendim ! :) daha önce chevelle dinlemiş olduğunuzu görüyorum. "vitamin r" iyi bir şarkıdır. tavsiye ederim.. o halde fantastik bir mevsime sahipsiniz. silent hill temalarına gerçek hayatta şahit olmanız büyük şans. tadını çıakrın :) ayrıca ben emekli bir deniz anası katiliyim, hitman edasıyla çok fazla katletmişimdir onlardan. jöle kıvamında olmaları hep sinirlerimi bozmuştur. ve tabi bir de kokuları... :)

o halde odanızın kıymetini bilin efendim, benim odam yazın sıcak kışın soğuktur. nasıl bir ironi bilmiyorum ama sanırım hayatın benimle inatlaştıp, iddialaştığı noktalardan birisi de bu. her mevsimi doruğunda yaşamamın dışında bir sorun yok :) size şunu söyleyebilirim, burada hala daha -20 den sıcaklara şahit olamadık. bu sabah evden çıkmadan önce sıcaklığı kontrol ettim ve efendim abartmıyorum, -34 dereceydi. soğuklar beterden de beter, bir de 2000 rakım olunca her şey daha da korkutucu bir hal alıyor. ama her şey yolunda gidiyor. güneş tam bir zıtlıkla her sabah ışıldıyor -ki bu kimi zaman insanı havanın sıcak olduğu konusunda yanıltabiliyor. işin sırrını bilenler içinse sadece bir şaşırtmaca. :) staind inanılmaz bir grup olmasına rağmen, nedendir bilmem pek fazla dinleyemediğim bir grup. bu sıralar o eksikliği tamamlayacağıma söz verebilirm. :) i-exist den particle ı dinleyebilirsiniz. bu şarkı da bana önceden tavsiye edilmiş hoş bir şarkıydı :)

aslında pek de yeni sayılmam ama fark etmez sanırım. bununla birlikte her ne kadar bu havadan birazcık şikayetçi olsam da sanırım bunaltıcı sıcaklara göre tercihim dondurucu soğuklar olacaktır. sıcak insanı uyuşturur, baygınlaştırır, klimanın altına hapseder. ama soğuk aksine enrji verir, gözleri ardına kadar açtırır, gerçek anlamda titreterek uyandırır.. bu iyi bir şey olsa gerek :) seven wiser çok iyidir ama her nasılsa gölgede kalmış bir grup. sanırım bulunduğu kulvarda kendisi gibi milyonlarca grup olduğu için tanınması pek de olası değil. adelitas way i bir ara epeyce dinlediğimi hatırlıyorum ama bu şarkıya yabancıymışım efendim, gerçekten beğendim. beni bu şarkıyla tanıştırdığınız için size minnetlerimi sunarım :) bu grup hakkında hatırladığım hate love ve last stand. sanırım ikisi de gayet iyiydi. bunun dışında size revis - caught in the rain i takdim ederim efendim. umarım beğenirsinz. :)

işin kötü kısmı efendim, burada nem olmadığı için her gün ayaz var. kimi zaman havada asılı kalan buz tanecikleri varmış da yüzünüzü kesmeye çalışyorlarmış gibi hissedebilrsiniz. :) kocaeli pek güzel bir şehirdir. bir kaç kere orada bulunmuştum. ne mutlu size ! bir şehir sizin için 10 yılın ardından kar altında kalmış, bu epeyce değerli bir durum. :) buranın insanları sanki buranın insanları değil. anladığım kadarıyla erzurum; erzurum halkı tarafından bir süre önce terk edilmiş ve son zamanlarda çevre şehirler tarafından doldurulmuş bir şehir. buralarda gerçek erzurumlu bulmak zor. :/ madem böyle bir dünya istiyorsunuz beyfendi, sizi buraya bekleriz. gelin ve gezin bu buz ülkeyi. bir kez palandökende kayarsanız, asla geri dönmezsiniz. ben moody nin jason millers ile güzel bir şarkısı vardı o aklıma geldi nitekim bu şarkıyı da çokça beğendim efendim. sayenizde müzik dinlemeyi hatırlıyorum. :) seven wiser hiç dinlediniz mi acaba ? lies güzel bir şarkıdır, dinleyin derim.

kimseye şu ana kadar bir şarkı hediye etmemiştim doğum günleri için. siz ilksiniz efendim, tadını çıkarın. :) sonuç olarak ikimiz de kovayız sanırım. bu iyi çünkü eğer birisi bana "burcunun ne olmasını istersin" diye sorsaydı yine kova derdim sanırım. :/ ve çokça haklısınız, doğum günümün ya da sizin doğum gününüzün en anlamlı tarafı bembeyaz bir kış mevsiminin ortalarına denk geliyor oluşu diyebiliriz sanırım. :) bu şarkı gerçekten ama gerçekten inanılmazdı. o güzelim kaçak yollarla şimdiden indirdim bile. bıkıncaya (bıkmak mümkün olmayabilir) dek dinlemekten vaz geçmeyeceğimden emin olabilirsiniz. :) sizinki kadar güzel olmayacak ama buyrun broken iris - where butterflies never die. ben karın doğduğu, öyle ki bembeyaz bir okyanus gibi simsiyah insanları boğduğu bir yerde yaşıyorum efendim şu sıralar, ki insanlar buraya erzurum diyorlar. peki siz nerede yaşıyorsunuz ? hadi şarkıyla bir bağlantı kuralım, umarım kelebeklerin asla ölmediği bir yerde yaşıyorsunuzdur. :)

sizi tebrik eder doğum gününüzü oldukça içten bir şekilde kutlarım ! :) aslında şu an emin olamıyorum, sizin burcunuz kova mı yoksa balık mı? bu siteler çok tuhaf, hepsinde tarihler farklı. umarım kovasınızdır. çünkü ben kovanın önde gideniyim (21 ocak :) ).çok güzel bir gün geçirmiş olmalısınız.kutlamalar falan yaptınız mı.ben kendi doğum günümün abartılı olmasından hiç hoşlanmam ama başkalarının abartısını izlemeye değer bulurum. umarım çok eğlenmişsinizdir. :) sunduğunuz parça gerçekten enteresan. yıllar önce dinlediğinizdeki tepkiyi de, şimdiki tepkinizi de anlayabiliyorum. :) sıradışı ve orijinal. bu gün güzel bir gün, her dinlediğimde beni neşelendiren bir şarkıyı size duyuruyorum: au p'tit bonheur - j'veux du soleil.fransızcadır ama sözleri pek hoştur. hayal gücü hakkında söyledikleriniz ne kadar da doğru.bizi diğer canlılardan ayıran aklımızın olması değildir efendim, onu kullanabilme yeteneğidir. hayal gücü bunun bir parçasıyken o tepede siz de varsınız. size güneşi diliyorum!

ama öyle soundtrackler var ki yalnızken bile her hangi bir soundtrackten çok daha fazlasını ifade edebiliyor.kaynak filminde "death is road to awe" ya da başlangıç filminden "time" on numaradır.:) ne kadar haklı olduğunuzu da bilemesziniz. bazı insanlar her nedense fantastik kavramını akıldan uzak tutuyor, ama bilmiyorlar ki fantastik olan çoğu şey aklın ürünüdür. kimi zaman fantastik ögeler gerçeklerden daha cazip oluyor. ben neredeyse hep o noktada oldum..bir insanın yaratıcılığından, hayal gücünden daha olağanüstü bir şey olabilir mi acaba? ve evet, soğuk bir suyla yüz yıkamanın yaptığı şok etkisini hiçbir kafein bombası yapamıyor. :) sözünü ettiğiniz şarkının üstün bir şekilde doğal doping etkisi olduğunu fark ettim. oldukça da beğendim efendim, spora oldukça yakıştırmışsınız :) size limp bizkit - eat you alive sunmak istedim. oldukça tuhaf bir şarkı ama iyidir. belki de biliyorsunuzdur, keyifle dinleyiniz... :)

elbette çok hoş bir albüm efendim :) neredeyse bütün güzel filmlerin soundtrackleri de bir o kadar güzel olmuştur diye düşünmekteyim. bilemiyorum o türden filmler bulmak gerçekten zor. bir düşündüm de aklıma aynı ölçütlere sahip başka bir film gelmemekte. nitekim fantastik filmlerden oldum olası hoşlanmışımdır. fantastik filmleri severim efendim, uyduruk, saçma sapan filmleri değil :) bunun dışında, a perfect circle ı çok beğenmekte olduğumu söyleyebilirm. bahsettiğiniz şarkıyı daha önce dinlememiştim ama dinlememe neden olduğunuz için de çok teşekkür ederim. apc dan bahsetmişken size annihilation isimli şarkısını dinlemenizi öneririm. epeyce sıra dışıdır. bütün kötü ruhları odaya toplar. :) kış... en sevdiğimdir! eğer kışın bir amacı olsaydı, bu dünyayı temizlemek olurdu :) benzer bir evden bende de var, keyifle yaşamaktayım bu minik evin içinde ama sıcacık olduğu için çabuk uyutabiliyor. bu pek iyi değil :) ayrıca ben size teşşekkür ederim, müziklerinizi benimle paylaştığınız için :)

sadece hoş değil hoş ötesi bir tesadüftü efendim, hala daha etkisi altındayım. hiç merak etmeyiniz, bütün soundtrackleri indirdim ve dinlemekle meşgulüm. :) filmin konusu bana inanılmaz güzel gelmişti, aslında gerçekleşmesi pek de olağan dışı görünmüyordu. "neden olmasın" diye düşünmüştüm. ve düşünmeye de devam ediyorum, evet. :) aslında stephen king in kitapları tartışmasız inanılmazdır, neredeyse bütün kitaplarını okumuş olmama rağmen beğenmediklerim çok çok az sayıdır. filmler de kitaplar kadar olmasa da güzeldir. zaten sanırım bu bir klişedir. kitapların, filmlerinden daha iyi olmasından bahsediyorum. kimse bir filmin, ait olduğu kitaptan daha iyi olduğunu iddia edemez sanırım.. paylaştığınız şarkıyı her zamanki gibi çok beğendim efendim. sürekli bana bir şeyler hatırlatıyorsunuz efendim. şarkınızın isminde bir grup dinlerdim bir aralar, epey de severdim onları. buyrun siz de deneyin, 10 years - wasteland . keyifli kalın efendim :)

inanır mısınız, sadece 2 gün önce "görünmez" filminin soundtrack lerini indirmeyi unutmamak için bir yerlere notler almıştım ve bu notlara rağmen unutmuştum. ama şimdi siz bu şarkıyı söyleyimce ben çok mutlu oluverdim yahu ! size nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim :) böylesine güzel bir filmin böylesine güzel bir şarkısını şu anda dinliyor olmak harika bir duygu ! :) rose red konağı nı hatırlamıyorum ama geçmiş yıllarım stephen king in kitaplarının filmler üzerindeki mükemmelliğine alışık. yeşil yol vardı, harikaydı.gizli pencere vardı, o da harikaydı. esaretin bedeli vardı -ki bu harikaydı. ama 1408 in yeri bende bir başkadır. nedense çok severim o filmi... hurt ü size şiddetle önerebilirim, benim favori gruplarımdan biridir. her nasılsa şarkılarında farklı bir derinlik hissederim. en azından böyle bir grubu tanıyıtp dinlediğim için mutlu olduğumu söyleyebilirm :) bu gün sizinle submersed - hollow u paylaşmak istiyorum efendim. şu sıralar çokça dinlemekteyim..

aslında ben finger eleven ı çok da dinlemezdim. paralyzer ya da thousand mile wish gibi tek tük şarkılarından haberdarım. bu yüzden dağılıp dağılmama konusundan da epey uzaklardayım efendim. ayrıca kimi zaman sadece bahsettiğimiz şarkılar değil rise against den injection bile uyutabiliyor insanı. evet, tarafımca denenmiştir, ve muhtemelen sorun hiç bir zaman şarkı olmamaştır. :) bu the gathering denen grup gözümde kutsal bir mertebeye ulaştı, anlayamadığım şey bu kadar olağanüstü olmalarına rağmen dinleyici kitleleri neden bu kadar az.... söz konusu olan 40 dk. lık yolculukta benim de çokça dinlediğim bir şarkı var, kimi zaman keşke bu kadar uzun olmasaydı, kimi zamansa keşke daha uzun olsaydı dediğim bir şarkı. hurt - house carpenter ı huzurunuza sunmaktan büyük zevk duyarım efendim. :) evet, nicole kidman oynuyordu filmde. ben daha küçücükken, o sersem bebek chucky dışında korktuğum ilk filmdi diyebilirim.. :) pek harika bir gün dilerim efendim...

iyiydi yahu eski filmler. "diğerleri" filmi şimdiki bütün korku filmlerinin tozunu attırır. size kesinlikle katılmaktayım, o çocuk her hangi bir aktörün sergileyebileceği performanstan çok daha fazlasını sergiledi. günümüzün dünyası artık gerçek anlamda iyi olan aktörlere eskisi kadar ihtiyaç duymuyor. nitekim artık teknoloji var. ve teknoloji her şeyi kurtarıyor. evet tdg in de aynı isimli bir parçası var, son albümündeydi diye hatırlıyorum. son albümü çok da iyi değildi sanırım. beğenmeniz benim için bir onurdur efendim. :) the white stripes dinlemeyeli uzun bir zaman olmuştu, hatırlattığınız için teşekkürler efendim ve ben bu "waking hour" a bayıldım ! :)genelde ders çalışırken klasik ya da enstrümental dinlemeyi tercih ederim (mesela dinlemenizi öneririm dustin o'halloran - form is dead) ama bu şarkıyı da vaz geçilmezlerimin arasına eklemeye hazırım. :) sizinle yol şarkımı paylaşayım. uzun araba seyahetlerinde dinlemekten zevk aldığım şarkı : finger eleven-thousand mile wish :)

yapay zeka! onu bir çocuk olarak izlemenin verdiği hisler ise asla sahip olamayacağım türdendi sanki :) her nasılsa o film benim için milad ı temsil etmekte. nitekim o çocuğun (joel osment) diğer filmleri de harikaydı. mesela altıncı his ( yine usta bir yönetmen shyamalan dan), küçücük bir kısmında yer alsa da forrest gump.. elbette spielberg ün yönetmenliğine de diyecek yoktu.tabi yine ufacık bir çocukken kendileri benim için e.t. anlamına gelmekteydi :) richard ashcroft tarafımdan oldukça beğenildi efendim. enteresan bir müzikti, beğenmemek için çaba harcamak gerekliydi :) dünya konusunda böylesine rahatsılzık doluyken sizinle 12 stones dan world so cold u paylaşmak isterim efendim :) eğitimcileri eğitmek konusunda ne kadar da haklısınız. çok muhteremen insanlar kalkıp, artık bilim için utanç verici bir şekilde dogmatikleşmiş, sorgulanamaz (!) şeyleri öğretmeyi kendilerine prensip edinmiş insanlar, bizleri yetiştiriyor. çok saygılı efendim, bizim güvenden fazlasına ihtiyacımız var :/

blackfield iyidir yahu. pain ve blackfield adlı şarkıları vardır, onları da beğenmekteyim, sizin de beğenmenize sevindim. :) burning benches da harika bir şarkıymış, sayenizde daha önce dinleyemediğim, ve varlığından habersiz olduğum şarkılar için üzülmekteyim :) bu şarkı bana snow patrol dan in the end i hatırlattı ya da hatırlatmadı, bilemiyorum :) ne yazik ki artık o altınların fırlatıldığı okyanuslar bizi boğmak istiyor. üstelik bunun nedeni ne epirojenez ne da başka bir olay. her şeyi mahvettiğimiz gibi doğayı ve dünyayı da mahvettik ve galiba intikamlarını almak üzereler. umalım da öngördüğünüz bilimsel devrim, insanoğlunun bütün egolarından sıyrılacak ve sadece bilim adına yapılacak olsun. insanın kazanımı ancak bu şekilde gerçekleşir sanırım. beşinci elementi hatırlıyorum, yanlış hatırlamıyorsam bilim kurguydu ve bruce willis oynuyordu. güzel bir filmdi diye de hatırlamaktayım. sanırım benim sinema tutkumu doğuran da yapay zekaydı. şimdi bile heyecanla izleyebilirim, evet :)

bir insan akıldan daha değerli bir şeye sahip olabilir mi sizce ? peki akıldan başka bir şey bir insanı değerli kılabilir mi ? robotlaşmayı içten içe kabul ederek aklını karanlığa gömen insanlar, okyanusa altın külçeler fırlatmaktan farklı bir iş yapmazlar sanırım. sizin gibiler az, pek az.. umarım bir gün birisi kalkar ve akıl ve mantığın, duygulardan veya geri kalan her şeyden çok daha önemli olduğunu ispatlar. huzur ancak böyle gelir. ve elbette, bir gün bilimsel bir devrim yaşanırsa 'bu bana daha önceden söylenmişti" diyeceğime emin olabilirsiniz. :) yedi yaşam, inanılmaz bir filmdir. ve minnie riperton. olağanüstü bir sesi var. sıradışı ve harika. bu şarkıyı dinlediğim için çok teşkkür ederim :) eski demişken biraz alakasız olsa da aklıma "françoise hardy - traume". bunun dışında, "dont make me wait" i de beğendiğimi itiraf etmeliyim. nitekim şüphe de izlediğim en iyi filmlerden biriydi :) "blackfield - cloudy now" da güzel bir şarkıdır, deneyebilirsiniz

akılcı ilim, tüm realitesinden sıyrılmış sıradan bir kurgu sanki, çok uzaklarda... inanın bana, bahsettiğim kitabın kalınlığını ve büyüklüğünü görme ihtimaliniz olursa söz konusu olan cesaretin ne denli büyük olduğunu anlarsınız. demek istediğim, alışageldiğimiz kitap boyutlarından daha fazlasına sahip olmakla birlikte yaklaşık olarak -hayır tam olarak- 1200 sayfa. ama okumaya değer :) keşke o korkuyla savaşmaya hazır olan bizlerin kişi sayısı bu denli az olmasa da, girişimlerin bir anlamı olsa.. işte bu yüzden diyoruz ya, ütopya ! gerçekten bu grubu fazlaca beğendiğimi itiraf etmeliyim. çok iyiler.:) kartepe yi bilmez miyim efendim, orada da kaymışlığım vardır ama sadece 1 kez. palandöken in karını başka hiçbir şeye değişmem sanırım. ve beyaz ! tüm kiri örtmeye gücü yeten ve aynı zamanda en kolay da kirlenen renk. beyaz sevgisi bambaşkadar. :) kar demişken, size red hot chili peppers dan snow dinlemenizi öneririm. sevimli bir şarkı. promosyon olarak, digital summer - rescue me :)

ben bu şarkıya bayıldım ! çok samimi söylüuorum efendim, normal şartlar altında hard rock tan olan bir şarkıyı dinledikten sonra beğenip beğenmeme konusunda her nasılsa iki kez düşünme ihtiyacı duyarım. bu sefer hiç de öyle olmadı, gerçketen çok beğendim. çok ama çok teşekkürler ! :) bu gün hep mırıldanıp durduğum bir şarkıydı, karnivool - themate . keyifle dinleyiniz efendim.. :) bir kitap okumaktayım, "evrenin en zeki en yetenekli ve en mucizevi insanları, zeki yetenekli ve mucizevi olmaktan vaz geçip ortadan kaybolurlarsa neler olurdu" konusuyla kaleme alınmış bir baş yapıt. düşünüyorum da, sanırım bu sadece bir kitabın kurgusu değil. zeki insanlar yaratıcılıktan vaz geçmiş gibi görünüyor, bu bir tür cezalandırma olsa gerek. klişe, hayatımızın bir parçası olmuş. her birinin evrimsel boyutu (!) farklı olan vampirlerle yatıp kalkıyoruz. ne yazik ki bazılarımız için bunlar tapılası şeyler. sanırım gerçek zihin ürünlerinden bihaber yaşıyoruz. biri bizi kurtarsın ! :)

beğenmenize gerçekten çok sevindim efendim. mr. writer bir tanedir. oldukça da sevilesidir :) inanılmaz derecede üstün yeteneklerin eseri bir müzik, anlamlı, muhteşem sözlerle ve duydup duyacağım en güzel seslerden biriyle harmanlanınca ortaya karşı konulamaz bir şah eser çıkıyor. belli zaman aralıklarında dinlemediğim zaman eksikliğini duyduğum bir şah eser.. evet, gerçekten mululuğuma mutluluk kattı. "back to you" dan bahsediyorum. harikaymış. dinlediğime memnunum. hem alkışlarınız için hem de bunun için size kocaman olan teşekkürlerimi sunarım :) siznle our lady peace i paylaşmak isterim. bir zamanlar çokça dinlediğim bir gruptu. innocent iyi bir şarkıdır, dinlenesidir. hazır el atmışken fuel den de innocent dinleyebilirsiniz. sözleri derindir. kesinlikle haklısınız ! sadece sinema değil,felsefe değil,edebiyat değil,neredeyse her alanda bir kısır döngüye düşmüş durumdayız. insan üretkenliğini kaybetti sanırım, ya da üretecek bir şey kalmadı. yenilik çok uzaklardaki bir üropya gibi..

nasıl desem.. indie her zaman, hangi müziği dinlersem dinleyeyim, hangi sanatçının peşinden sürüklenirsem sürürkleniyim daima varlığını şart koştuğum bir müzik tarzı olmuştur. inide vaz geçilmezdir efendim, sizin de böyle düşündüğünüzü görebiliyorum ! :) önce iyi bir haber veriyorsunuz, ardından da kötüsü geliyor. zaten artık oyun piyasasının da suyunu çıkardılar. o kadar kaliteli oyunlar yapmıyorlar. yapsalar bile konu olarak, garfik olarak, çizimler olarak, efektler olarak hepsi birbirinin aynısı oluyor, zevk de vermiyorlar. eskiden bir kaç tane oyun olurdu, hepsi süper olurdu. şimdi bir sürü oyun var, bazıları iyi. biri bir fikir atıyor ortaya, 20 firma da aynısını yapıyor. umarım max payne de bu evrimin bir parçası olmaz :/ poets of the fall ! harika bir gruptur ! bu şarkısını dinlememiştim şimdi dinlediğim için çok memnunum. teşekkürler ! aynı grup tan carnival of rust ı deneybilirsiniz. stereophonics den dakota yı dinlediğinizi gördüm, mr. writer ın da bir tadına bakın derim. :)

rica ederim efendim, benim için zevkti. hatta beğenmiş oluşunuz bile daha farklı bir zevk :) l4d2 da en korkuç olanı, birden aptal bir "yaratıkımsı şeyin" arkamdan sırtıma yeşil bir şey saplayıp beni hızlıca geri geri çekmesiydi. bu çok korkunçtu ! :) ve evet, güzel bir adrenalindi ama özlediğimi söyleyemem.. :) max payne de ki o bahsettiğiniz karlı atmosfer hala daha gözlerimde canlılığını korumakta. onu oynadığım sıralarda, yanlış hatırlamıyorsam eğer çözünürlükleri ve efektleri en iyi olan oyundu ama aslında bu oynu sevmemin nedeni bunlardan hiçbiri değil, konusunun ve verdiği zevkin olağanüstü oluşuydu sanırım. max payne 3 ! bu aldığım en iyi haber ! şöyle bir araştırdım. çıkış tarihi 15 mayıs mış. uzun bir zaman yok ! harika ! indie süperdir. sunduğunuz şarkı gerçekten çok iyi. özellikle müziği insanı alıp başka bir yere götürebilme potansiyeline sahip, bu çok doğru.. .) florance + the machine dinlediniz mi bilmem ama "no light, no light" ı bir deneyin derim. ya da "shake it out "

kesinlikle doğru şeye bakıyorsunuz ! ve o muhteşem tavşan inanılmaz şeyler yapıyordu. yani o yapıyordu, ben yapamıyordum. başarısız olduğum bir kaç oyundan biri diyebilirm, evet.. :) ben silent hill i uzun süredir oynamıyorum ama eminim ki şu an da oynasam epeyce korkarım. belki left 4 dead 2 dan daha çok.. hayır vaz geçtim, l4d2 daha korkunçtu.. adventure oyunları, ölünesidir. bir insanın her hangi bir oyundan beklentisi fiziksel mücadeleden çok zihinsel çözümlemeler olmalıdır sanırım. oyun oynamanın aptalca olduğunu savunan insanların yüzüne vurulması gereken bir gerçektir bu, diye düşünmekteyim.. bu iyi bir şey. hem de çok iyi bir şey. aşırı derecede ilgisi olmasa da aklıma max payne geldi. oynadınız mı bilmiyorum ama en çok sevdiğim oyunlardan biriydi. hep max payne gibi yana doğru kendimi atarken silah kullanmayı istemiştim. ne vahşet ! :) saliva tarafımdan zaten çok sevilmekteyken poe da benimsendi efendim ! :) size tınısını beğendiğim bir isim veriyorum beirut - nantes :)

lezzetliymiş efendim, teşekkürler.. bunu duymak gerçekten üzücü oldu. silent hill ve yamaoka birbirinden ayrılmaması gerekn bir çift diye düşünüyorum, başka hiçbir bestekar oyunun ruhunu ondan daha iyi bir şekilde notalara dökemez sanırım. yazık olmuş :/ galerians ı hatırlıyorum evet ama ne yazık ki hiç oynamadım. sadece ps oyunları alırken onu da görmüştüm, daha sonra bir arkadaşım almış ve bağımlısı olmuştu falan filan.. tamam bak, korkunç bir itiraf geliyor ! ilk ps ımı aldığımda ya 6 ya da 7 yaşındaydım, bundan ötürü olabilir ki ilk olarak oynadığım ve bu gün psikolojimin bozuk olmasına neden olarak görülen oyun "vib ribbon" du ! :) adını duymuşsan dehşet verici olmasındandır, duymamışsan youtube dan gameplay lerine bir bak derim. iddia ediyorum silent hill den çok daha korkunçtu. :) hazır vib ribbon demişken, size laugh and beats den sunny day i armağan etmek istedim. :) herkesin tarihinde yanlış bir şeyler vardır..

şaka yapıyor olmalısın ! kesinlikle oyun endüstrisinde, akira yamaoka dan daha iyi bir besteci duyduğumu söyleyemem. en azından cold blood, hayatım bir film olsa bu filmin soundtracklerinden biri olabilirdi diye düşünüyüorum. ve silent hill. benim şimdiye göre uyduruk olan ps1 ime bağımlılığımı sağlıyan yegane oyunlardan birsiydi -tabi final fantasy leri bir kenara ayırırsak- ama tabi o zamanlar soundtracklere dikkat edecek kadar beynim büyümemişti sanırım :) metal gear solid e gelince, snake diyorum, başka da bir şey diyemiyorum efendim, ki yine o da oyun piyasasının kurucularındandır. mass effect de fena değildir.. en azından soundtrackleri çok iyi :) ve memnun oldum Caner, ben de Begüm !

son zamanlarda dinlediğim en iyi parça diyebilirim, kutsal teşekkürler ! tabi silent hill i duyunca çok daha hoş geldi kulağa. :) hazır bilgisayar oyunlarındayken rika muranaka nın ismini anmak boynumun borcudur. "the best is yet to come" biricik sanatıdır. belki tarzınız değildir, hele de önerdiğiniz şarkıyla pek de alakası bulunmamaktadır ama tarafımdan oldukça beğenilmekte olan bir parçadır, evet. :)

test edildi, onaylandı efendim. üstüne bir de tarafınıza teşekkür edildi. :) size de portal dan jebel moon u dinlemeniz önerilir, evet.

thanks for add! Red <3

yeah listening red from 5 and a half years still memorizing ya new video feed the machine is just awesome but Already over was better xd

yeah i know the song that is a truly amazing song