Biyografi

  • Üyeler

    • Cem Karaca (1970 – 1972)

Kardaşlar

1967 yılında Apaşlar ile birleşen Cem Karaca Altın Mikrofon yarışmasında gelen ikincilik ve Resimdeki Gözyaşları gibi hitlerle şöhreti yakalamıştı. 1968 yılından itibaren artık, grup anlayışının dışında da kendi varlığıyla hem maddi çıkar anlamında hem de politik tavrın ortaya konulması anlamında çok farklı seçenekleri olabilen bir fenemon durumundaydı. Bu yeni süreçte Apaşlar’la bağların kopması da iyice gündeme yerleşti. Çok önceden alınan bu karar Apaşlar’la olan sözleşmesinin henüz dolmamış olmasından dolayı ertelenmek zorunda kalınmıştı. Gitarda Mehmet Soyarslan, basta Seyhan Karabay ve bateride Leon Habib’den oluşan topluluktan Soyarslan dışındaki müzisyenler, Karaca’nın yeni kuracağı topluluk olan Kardaşlar’a katılmayı kabul etmişlerdi. Topluluğun anlaştığı diğer müzisyenler ise gitarda Ünol Büyükgönenç ve klavyede Cengiz Türksoy’du. Bu iki müzisyen Salim Ağırbaş Orkestrası’nın elemanlarıydı.

1969 Yılının sonuna doğru Apaşlar’dan ayrılan Karaca, tasarladığı topluluğu bir kişi eksikle kurdu. İsrail’e hicret eden Leon Habib’in yerine Kardaşlar’ın ilk kadrosu Filistin Muhabbet Korkar ile dolduruldu. Oldukça kötü enstruman ve ses düzenine sahip olan ilk Kardaşlar, müzisyenlerin çoğunun dans müziği kökenli olmasından dolayı, Soyarslan’ın getirdiği havayı yakalayamayıp, zayıf bir Apaşlar taklidi durumuna geldi. Bunun üzerine Karaca, ileride tekrar Almanya’ya gidip enstrüman ve bir alman gitarist olan Alex Wiska'yı beraberinde getirdi. Muhabbet Korkar'ın gruptan ayrılmasıyla 1969 sonunda Cem Karaca'nın prodüksiyonunu yaptığı Bunalımlar grubundan Hüseyin Sultanoğlu, bir süre sonra grupta yerini aldı. İlk plakları için çalışmaya başlayan grup, Alex'in bestesi “Kalender”in arka yüzünde yer aldığı ünlü “Dadaloğlu” plağını 1970'in sonlarında kaydetti. Grup, Dadaloğlu patlamasının yeni yeni yaşandığı dönemde ilk konserlerini 1970'in Aralık ayında verdi. Artun Yeres'in "Onlar ki" adlı filminin projeksiyon ile sahneye yansıtıldığı konserde grup, “Kirpiklerin Ok Ok Eyle”, “Zeyno”, “Kalender”, “Ay Karanlık”, “Muhtar”, “Dadaloğlu”, “Ümit Tarlaları” ve “Acı Doktor” adlı parçaları çaldı. Bu konserde Alex, “Acı Doktor” adlı parçada gitar çalarken elektrik çarpması sonucunda hastahaneye götürülünce grup konserini üç kişilik kadrosuyla tamamladı.

Kardaşlar’ın kuruluşu “Dadaloğlunun yayınlanmasından yaklaşık bir yıl öncesine dayanmasına rağmen, grubun klasik tınısına erişmesi ve akabinde ilk plaklarını üretmeleri alabildiğine gecikmeli olmuştu. Ancak geç gelen ilk plağın devamı 1971 yılı faslında göreceğimiz gibi hiç de güç olmayacaktı. Aradan geçen bu süre içerisinde Seyhan Karabay basın yanısıra elektrifiye ettiği ıklığ'ı ve Ünol'un ön plana çıkardığı saz çalarlığı ile Hüseyin Sultanoğlu'nun bateri haricinde kullanmaya başladığı waterdrum, tumba, bongo, koltuk davulu, darbuka gibi vurmalı sazlarla kendilerine özgü bir ses örgüsü yaratmayı başarmışlardı. Söz konusu müzisyenlerin Kardaşlar deneyiminden önce bulundukları yerleri hatırlarsak birbiriyle ne müzik ne de kişilik özelliği bakımından pek de benzemeyen bu adamların önceki kariyerlerinin dışında bir Kardaşlar sound’unu oturtmuş olmaları büyük başarıdır. 1971 yılında Karaca ve grubu Almanya'ya giderek Türkofon için bir dizi parça hazırlamak için işe koyuldu. Burada hazırlanan şarkılar yıl boyunca 45'lik olarak yayınlandıkları gibi 1973 yılında ilk baskısı yapılan, 1974'de ise yeniden piyasaya sürülen Cem Karaca “Apaşlar-Kardaşlar” adlı uzunçaların içeriğinde de yer alacaklardı. Türkiye'de yayınlanan 45'likler mono olarak piyasaya sürülürken aynı plakların Türküola tarafından hazırlanan Almanya baskıları stereo oldu.

"Oy Gülüm Oy - Kara Sevda", "Tatlı Dillim - Demedim mi", "Kara Yılan - Lümüne" ve "Acı Doktor Kısım I – Kısım II" adlı 45'likler deneysellik ve popülaritenin birarada sağlandığı klasik dörtlü niteliğindeki Kardaşlar'ın alameti farikaları oldular. “Kara Yılan”da neredeyse halk müziği formunda çalan Kardaşlar, “Tatlı Dillim”de psychedelic formda ürün veriyorlar, “Acı Doktor”da ise tek sazlı aşık geleneğini elektrifiye olmuş duble sololar atan modern çağ aşığı espirisi içerisinde performans sergiliyorlardı. Öte yandan Kardaşlar'ın Almanya'da kaldığı dönem içerisinde Alex de ülkesinde kalmaya karar vermiş ve grup Türkiye'ye dönüşünde önemli bir yapıtaşını geride bırakmak zorunda kalmıştı. Alex'in ayrılışından sonra üç kişi kalan grup, bu şekilde stüdyoya girerek "Kara Üzüm - Mehmede Ağıt" şarkılarını kaydettiler. Alex'in ardından Hüseyin Sultanoğlu'nun da Almanya'da öğrenimini sürdürmek isteyerek gruptan ayrılması ile Ağustos 1971'de Kardaşlar önce iki kişi kaldı, daha sonra iki yeni müzisyenle kadrosunu yeniledi. Yeni kadroda 1945 doğumlu baterist Deniz Dündar ile 1953 doğumlu gitarist ve basçı Fehiman Uğurdemir yer alıyordu. Fehiman Uğurdemir önceki kariyerinde Yaratıklar adlı bir grupta çalışmıştı. 1971'in Kasım ayında Türkofon'dan ayrılıp Türküola ile üç yıllık sözleşme imzalayan grup, üç kişilik kadro ile kaydettikleri plaklarını aynı yılın Aralık ayında piyasaya sürdü. Aralık ayında plak piyasaya çıkarken Hüseyin Sultanoğlu, Deniz Dündar'ın yerini çoktan almıştı. Bu arada plakta yer almamakla birlikte gruba yeni katılan 18 yaşındaki gitarist Fehiman Uğurdemir de plağın tanıtımlarında yer aldı.

1971 yılının sonlarında Kardaşlar'ın bir de tiyatro müziği alanına el attığını görüyoruz. Aileden gelen tiyatro nosyonunu şarkılarındaki teatrallıkla açığa vuran Cem Karaca'nın 1984 yılında çıkan “Die Kanaken” albümünde plaklaştıracağı tiyatro müziği konusunda ilk deneyimini Ulvi Uraz tiyatrosunda yaşadı. “Püsküllü Moruk” adlı bu oyunun orjinali 1606 yılında Bean Johnson tarafından yazılmıştı. Ünlü şair Ülkü Tamer'ise bu oyunu 18. yy İstanbul'una uyarlamış, Ulvi Uraz topluluğu ise sahneye koymuştu. Cem Karaca ve Kardaşlar 10 saatlik çalışma sonucunda oyunun müziğini banda çekmişlerdi. Oyun müziğinde davul, ıklığ, marakas, tumba, bass gitar, elektro gitar, ispanyol gitar ve bağlama kullanılmıştı. Oyunda başrolleri Ulvi Uraz, Celile Toyon, Erdal Özyağcılar ve Zeki Dinçsoy paylaşmış; Çetin İpekkaya oyunu yönetmiş, dekorları ise Metin Deniz hazırlamıştı. Aralık ayında yayınlanan bu haberde belirtilen kayıtların muhtemelen Deniz Dündar'ın bulunduğu Kardaşlar ile kaydedildiği kanaatindeyim. Nitekim Dündar'ın gruba katıldığı tarihteki bir resimde grubun bir tiyatro salonunda prova yaptığı resmedilmektedir. (Püsküllü Moruk için hazırlanan müzikler 2007 yılında gecikmelide olsa plak olarak yayınlandı.)

Cem Karaca'nın Kardaşlar ile ilişkisinin kopma noktasına yaklaştığı 1972 yılında Karaca'nın zaman zaman tek başına bile performans gerçekleştirdiğine şahit olabiliyoruz. Örneğin 1972'nin Mayıs sonunda İstanbul Kız Lisesinde ilk kez tek saz ile verdiği resital, Karaca'nın kariyerinde müstesna bir yer teşkil eder.

Ekim başında ise herkesi şaşırtan bir karar ile Kardaşlar ve Cem Karaca polemiklere açık bir biçimde ayrıldılar. Karaca'nın Moğollar ile birleşmesini takiben o dönemde Moğolar ile birleşmiş olan Ersen Dinleten de Kardaşlar'ın solisti oldu.

Ersen Dinleten için, hayli mütevazi bir şekilde girdiği 1972 senesinde birbirinden ilginç müzik beraberliklerine girerek, müzikteki kimliğini buldu dersek pek de abartmış olmayız. 72 başında Antuan Şoriz'in şirketi Diskotür ile anlaşması süren Ersen, bu şirket adına ilk hiti olan “Beni Hor Görme Kardeşim” ve “Dertli Kaval”ı plak yaptı. Bu plakta stüdyo orkestrası görevini yapan ekip, Üç Hürel'den başkası değildi. Yılın ikinci 45'liği ise Ersen'in Seyhan Karabay, Taner Öngür, Hüseyin Sultanoğlu ve Zafer Dilek'ten oluşan bir session ekibi ile oluşturduğu, “Kozan Dağı - Kara Yazı” plağıydı. Bu plak ile Ersen ismi ülke çapında “Kozan Dağı” ile özdeşleşti. Bu başarının hemen ardından gelen Moğollar grubu ile birleşme kararı, Ersen'in Anadolu Pop kariyerinde sürekli olacağının göstergesiydi. Öte yandan böylesine kendini kanıtlamış bir grup ile yeni yeni üne kavuşmuş bir şarkıcının beraberliği başta Moğollar'ın şirketi Yavuz Plak olmak üzere hoş karşılanmadı. Yavuz Asöcal, Moğollar'ın Ersen'in yeni şirketi Şahinler plakta çalışmamaları konusunda kararını gruba deklare edince, bu çiçeği burnunda grubun beraberliği sahne ile sınırlanıverdi.

Bu bağlamda halihazırda Yavuz Plak sanatçısı olan Cem Karaca ile Moğollar'ın birleşmesinde Asöcal'ın telkinlerini görmezden gelemeyiz. Cem Karaca'nın gözden çıkardığı Kardaşlar'ın Şahinler'e katılması ise Yavuz için pek de kayıp olmamıştır. Öte yandan Ersen'in Kardaşlar ile birleşmesinin ardından yayınlanan ilk plağı Moğollar eşliğinde doldurduğu “Sor Kendine - Garip Gönlüm” oldu. Yavuz'un yasağı ise plağa Moğollar ismi yazılmadan aşılmış oldu.

Ersen ve Kardaşlar 1973 yılına girdiklerinde henüz bu birlikteliklerini plaklaştırmamışlardı. Kardaşlar'dan Ünol Büyükgönenç ve Seyhan Karabay Ersen'i pek de ciddiye almıyorlardı. Bu durum ücret paylaşımına kadar yansıyordu. Ünol ve Seyhan, Ersen ile eşit ya da ondan yüksek ücret alıyorlardı. Fehiman Uğurdemir ve Hüseyin Sultanoğlu’nun yerine gruba giren eski Bunalımlar bateristlerinden Cengiz Teoman (ikisi de Yaratıklar grubunda birlikte çalışmışlardır) ise grubun gençleri olarak en düşük yevmiyeyi alanlardı.

Grup, 15 Mart - 23 Nisan arasında Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması kapsamında 13 ilde konser verdi. Daha sonra ise ülkenin doğu bölgeleri ve Trakya hariç olmak üzere büyük bir turneye çıktılar.
Konserler devam ederken öncelikle Nisan ayında Kardaşlar'ın solo 45'liği yayınlandı. "Deniz Üstü Köpürür - Çökertme" adlı bu plak Kardaşlar'ın progresif Anadolu Rock alanına kaydıklarının apaçık bir göstergesiydi. Cem Karaca ve daha sonra Ersen'le yapılan plaklar ile karşılaştırıldığında bu plak alabildiğine komplike bir yapıdaydı. Bu ilk plakta playback Seyhan Karabay'ın sesine göre kaydedilmiş, ancak Karabay'ın okuyamaması üzerine Ünol Büyükgönenç mikrofon başına geçmişti.

Temmuz ayında ise beklenen plak "Çakmağı çak - Güneşe Dön Çiçeğim" yayınlandı. “Çakmağı Çak”ta gayet sert rock sularında dolaşan Kardaşlar, Cem Karaca ile yaptıkları müziğin dışında kendilerini yeniden üretebildiklerini gösterdiler. “Güneşe Dön Çiçeğim” adlı çalışmada ise davul ile basın neredeyse unison gibi duyulan tınısal birliktelikleri ve Ünol'un fuzz’lı gitarı şarkıyı çok sağlam bir yere taşıyordu. Kardaşlar'ın rock anlatımını yerel sazlarla yapma konusundaki tavırları ilk kez bu plakla devre dışı kalıyor, tamamen batılı bir düzenleme anlayışı benimseniyordu.

Kasım ayında birinci yıllarını Hey Dergisi'nde kutlayan grup, bu dönemde stüdyoya girerek “Metelik - Yine Seni Tanırım” 45’liğini kaydetti. Stüdyo kayıtlarının akabinde Fikret Hakan ile Anadolu turnesine çıktılar. Bu dönemde tanışan Kardaşlar ve Fikret Hakan turne sonrası Kardaşlar ismini kullanmadan Fikret Hakan’a "Löberde - Dostun Gülü" plağında da eşlik edeceklerdi.

1974 başlarında Ersen ve Kardaşlar ayrılık kararını açıkladı. Ayrılık sonrası Fehiman Uğurdemir, Ersen'le birlikte çalışmayı tercih ederken, Kardaşlar da Cengiz Teoman ve Ünol Büyükgönenç gruptan ayrıldı. Cengiz Teoman daha konvansiyonel bir müzik yapmak için grubu terkederken, grubun kurucularından Ünol Büyükgönenç de Cem Karaca'nın teklifi üzerine Dervişan'ı kurmak için kollarını sıvadı. Yeni Kardaşlar'da bağlama, cura, yaylı ve mızraplı tamburda Ali Rıza, gitar ve bağlamada Aydın Çakus, davul ve flütte Ayzer Danga, bas, bağlama ve bağıkta da Seyhan Karabay yer alıyordu.

Karabay, bu kadro ile “Edalı Gelin” ve “Nem Kaldı” plağını kaydetti. Öte yandan Selda ile birleşerek maddi anlamda da grubun sürdürülmesini istiyordu. Aydın Çakus'un Amerika'ya göç etmesi üzerine grup yeniden dağıldı. Bunun üzerine bir süredir yurtdışında olan caz davulcusu Atilla Engin, Halk müziği sanatçısı Bayram Aracı'nın trombon, org ve saz çalan oğlu Elvan Aracı, gitarda ise Nur Bora'dan oluşan bir kadroyla Kardaşlar bir kez daha kuruldu. Bu kadro Selda ile birleşerek “Anayasso”yu kaydetti. Öte yandan grup ile Selda anlaşamayarak plağın diğer yüzünü kaydedemeden ayrıldılar.

Kardaşlar, 1975 yılının Şubat ayında yeni baştan kuruldular. Yeni kadroya, basta Ahmet Güvenç, davulda Deniz Dündar, orgda 1954 doğumlu Yalçın Gürbüz, gitarda Samim Boztaş, flütte ise Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması'nda ABC Kolejini temsil eden Tahsin Ünüvar katılmıştı. Seyhan Karabay, Artun Yeres'in film hileleri ile Alice Coopervari sahne şovları uygulayarak Kardaşlar'ı kendi ismi ile anılır bir hale getirmek istiyordu. Şarkı sözü yazarı olarak Mehmet Yüzüak ile çalışmaya başlayan topluluk, bir süre sonra Karabay'ın yeğeni spiker Ümit Aktan'ın sözlerini yazdığı “Kan Davası” şarkısını ve “Dam Üstüne Çul Serer” türküsünü plak yapmaya karar verdi.

“Kan Davası” plağında Basçı Ahmet Güvenç'in yerine Özkan Uğur geçmiştir. Plak ise Ağustos ayında yayınlanmıştır. Plağın yayınlanmasını takip eden günlerde Samim ve Yalçın Kurtalan Ekspres'e, Özkan ise Dadaşlar'a geçmiştir.

Bunun üzerine grubun son kadrosu kurulmuştur. Bu kadroda, gitarda Kurtalan'dan transfer Nurhan Özcan, basta Harun Kolçak, davulda Akay Temiz ve flütte Tahsin Ünüvar yer alıyordu. Kardaşlar'daki Tahsin Ünüvar'ın performansını izleyen Cem Karaca, hemen akabinde Ünüvar'ı Dervişan'a transfer etti.

Bu transfer sonrası Kardaşlar'ı dağıtan Seyhan Karabay solo çalışma kararı aldı. Grup en son Temmuz session’larında "Ölüme Ferman Yok" şarkısını kaydetmişti. Şarkı daha sonra Almanya'da yayınlanan bir kasette yer aldı.

Bu vikiyi düzenle

Reklamları görmek istemiyor musun? Şimdi yükselt

Benzer sanatçılar

API Calls

Spotify üzerinden skroplama mı olsun?

Spotify hesabınla Last.fm hesabını bağla ve herhangi bir Spotify uygulaması, herhangi bir cihaz veya platform üzerinden dinlediğin her şeyi skropla.

Spotify'a bağlan

Son ver